Küçük Ağa Özet – Tarık Buğra

Küçük Ağa Özet

Küçük Ağa, Kuva-yi Milliyeyi konu edinen bir romandır, Tarık Buğra’nın önemli yapıtlarından biridir. 1963 yılında yayınlanmıştır. Küçük Ağa’da Bir tarafta baskı içindeki İstanbul Hükümeti, padişah ve milli mücadele güçlerinin aleyhindeki fetvalar öbür tarafta işgaller ve bunlarla mücadele eden Kuva-yi Milliye vardır. 100 Temel Eserdir.

Küçük Ağa Kitap Özeti

Dünya Savaşı resmi olarak sona ermiş olsa da, Osmanlı Devleti üzerindeki etkileri hala devam etmektedir. Savaş sonrasında birçok asker memleketlerine geri dönmüştür. Evlerine dönen gazilerin çoğunluğuyla birlikte kayıpların büyüklüğü daha da iyi anlaşılmıştır. Akşehirli bir asker olan Salih de bu gazilerden biridir. Memleketine döndüğünde kaybettiği kolunun acısını hissettiği gibi, ülkenin durumunu daha da acı bir şekilde fark eder.

Önceden dost olan Rumlar ve kendi halkı arasında soğukluk başlamıştır. Salih’in samimi arkadaşı Niko da bir Rum’dur ve bu gelişmelerden etkilenmiştir. Yunan ve İngiliz ordularının işgal haberleri gelmekte, iki halk arasındaki düşmanlık artmaktadır. Salih, yüzyıllardır Osmanlı himayesinde rahatça yaşayan Rumların bu davranışını bir ihanet olarak görmektedir, ancak Niko’dan da ayrılamamaktadır. Salih’in Rumlarla olan dostluğu kasabalılar tarafından fark edilir ve Salih dışlanır.

Artık sürekli olarak Niko ve çevresiyle dolaşmaya başlar. Salih’in Osmanlı’ya ve Padişaha olan güveni de sarslmıştır. Kaybettiği kolunun hayatında büyük bir etkisi vardır. Kimse tarafından hak ettiği saygıyı görmemesi nedeniyle Salih, namazdan ve niyazdan uzaklaşmıştır. Diğer yandan, halk işgallere tepkisiz kalmamaya karar vermiştir, ancak önderlik konusunda karmaşa vardır. Salih, günler geçtikçe kasabalıların tepkisini kazanmış ve istenmeyen biri haline gelmiştir.

Bu sırada İstanbullu Hoca adında bir hoca, kasabaya gönderilir. Kasabada Osmanlı’ya ve Padişaha bağlılığı teşvik etmek amacıyla İstanbul’dan gönderilen Hoca, etkileyici bir kişidir ve halkın büyük beğenisini kazanır. Vaazlarında Osmanlı padişahına ve dine olan düşüncelerini aktarır.

Bu sırada memlekette, Kuvayı Milliye adı verilen bir örgüt kurulmaktadır. Bu örgüt, Anadolu’daki işgalleri engellemek ve İstanbul ve padişah yönetiminden kurtulmak amacıyla kurulmuştur. Ancak Kuvayı Milliye’nin işi oldukça zordur ve kararsızlık yaşamaktadır. Salih, Hoca’nın kasabaya gelmesiyle birlikte hareketlilik başladığını fark eder ve bu hareketliliğin içinde yer almayı düşünmeye başlar.

Sonunda Salih, Kuvayı Milliye’ye katılmaya karar verir ve kasabada sürdürdüğü varoluş mücadelesinde önemli bir rol oynamaya başlar. Niko’yu geride bırakarak, Osmanlı’ya olan inancını yeniden kazanır ve İstanbul’daki yönetimi değiştirmek için mücadele eder. Böylelikle Salih, dostluğu, vatan sevgisi ve onurunu yeniden keşfeder.

Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir