“Yalansızız artık. Hâlâ birkaç sırrımız var. Ama yalansızız.”
İşte bir romanın açılışında duyduğunuzda iç dünyanızı kıpır kıpır eden cümlelerden biri…
Şermin Yaşar, bu kitabında sadece sırları değil, aile içi sessizlikleri, bastırılmış duyguları ve suskunlukla yoğrulmuş gerçekleri açığa çıkarıyor.
Söyleme Bilmesinler Kitap Özet
Şermin Yaşar, bu romanında bizi büyük ve kalabalık bir ailenin içine davet ediyor. Dışarıdan bakıldığında bir arada, sıkı sıkıya bağlı gibi görünen bu aile; aslında her bireyin kendi içinde taşıdığı sırlar, sustukları, bastırdıkları ve gizledikleriyle örülü karmaşık bir yapının yansıması.
Yazar, olaylara tek bir anlatıcıdan değil, her karaktere söz hakkı vererek yaklaşıyor. Böylece anlatı genişliyor, derinleşiyor ve her karakterin kendi gerçeğiyle yüzleşmesine tanıklık ediyoruz. Kimi zaman bir annenin içten içe bastırdığı hayal kırıklığına, kimi zaman bir kardeşin çocuklukta edindiği kırgınlığa, kimi zaman da aşkın zamana yenik düşmeyen gölgesine dokunuyoruz. Her anlatıcı, düğümlenmiş bir ipi çözmeye çalışıyor sanki. Ve o düğüm çözüldükçe, aile denen şeyin aslında ne kadar karmaşık, ne kadar hassas ve kırılgan olduğunu fark ediyoruz.
Roman boyunca “evlilik, kardeşlik, ebeveynlik gerçekten ne anlama geliyor?” sorularıyla karşılaşıyoruz. Aynı çatı altında yaşamak, aynı geçmişi paylaşmak, gerçekten birliği ve yakınlığı garanti ediyor mu? Yoksa her birey kendi yalnızlığında mı sürüklüyor hayatı?
Şermin Yaşar’ın dili sade ama etkileyici; cümleler doğrudan kalbe dokunuyor. Yer yer buruk bir gülümseme yayılıyor yüzünüze, çünkü anlatılan hikâyelerde yalnızca karakterlerin değil, sizin de tanıdığınız duygular var. Her evde yaşanabilecek türden ama nedense hiç konuşulmayan gerçeklerle karşılaşıyorsunuz.
“Söyleme Bilmesinler” sıradan görünen hayatların ne kadar sır dolu olabileceğini gözler önüne seriyor. Sadece bir roman değil, aynı zamanda geçmişle, aileyle, kendimizle yüzleşme yolculuğu.
Eğer kalabalık içinde yalnız kalmışlık hissini tanıyorsanız, bu kitabı okurken kendinizden çok şey bulacaksınız.
