Bulantı Özet – Jean-Paul Sartre

Bulantı Özet

BulantıJean-Paul Sartre‘ın 1938 yılında yayımlanan edebiyat alanındaki ilk yapıtıdır. Roman, 20. yüzyılın en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir.

Bulantı Kitap Özeti

Antoine Roquentin, Fransa’nın Bouville şehrinde yaşayan bir tarihçidir. Son birkaç gündür rahatsız edici ve tiksindirici duygularla boğuşmaktadır. Ne olduğunu tam olarak anlamamakta ve günlük tutmaya gerek olup olmadığından sürekli şüphe etmektedir. Ancak birkaç gün sonra, “Mide Bulantısı” dediği bu duygular tarafından o kadar etkilenir ki, içinde ve dış dünyada meydana gelen her önemsiz gerçeği, detayı, hissi ve izlenimi hızla bir liste halinde yazmaya başlar. Bir taşı elinde tutar, bir bardak bira inceler ve sokakta ıslak bir kağıda dokunmaya çalışır – her seferinde rahatsız edici ve ezici bir varlık hisseder.

Roquentin, son on yıldır Fransız Devrimi döneminde yaşamış olan Marquis de Rollebon’u araştırmaktadır. Rollebon, aslen Bouville’li olduğu için Roquentin, araştırmalarını tamamlamak ve onun hakkında bir kitap yazmak için oraya taşınmıştır. Ancak Mide Bulantısı hisleri kısa sürede araştırmasına da yayılır. Bir aynaya baktığında, kendi yüzünü mü yoksa Rollebon’un yüzünü mü gördüğünden emin değildir. Çalışmasına olan ilgisini kaybeder ve onu hâlâ hayatta gibi anlamasının mümkün olmadığını fark eder. Roquentin, geçmişin sınırlamalarından rahatsızlık duyar ve yaşamı şimdiki zamanda yaşamaya karar verir.

Roquentin, Mide Bulantısı hislerinin varoluş sorusuyla ilgisi olduğunu anlamaya başlar. Rollebon’u ve genel olarak geçmişi kendi varoluşunu haklı çıkarmak için kullanmış olduğunu fark eder. Cesurca kendi varlığını savunur ve çevresindeki herkesin varolduğunu kabul etmeye korktuğunu ileri sürer. Nesnelerin ve insanların varlığına odaklanarak, Roquentin “varlık özden önce gelir” sonucuna varır.

Bir kestane ağacının köküne bakarken, kökün özünün, yani fiziksel özelliklerinin, aslında nesnenin varoluş gerçeğini gizlediğini fark eder. Tatlardan, renklerden, kokulardan, ağırlıktan ve görünüşten oluşan teselli verici yüzey, aslında gözlemcinin yaratımıdır. Nesnelerin özünün arkasına bakarken, Roquentin çıplak varoluşlarıyla yüzleşir ve böylece Mide Bulantısının kaynağıyla karşılaşır.

Roquentin, eski sevgilisi Anny’yi Paris’te ziyaret eder. Onunla yeniden bir araya gelmeyi ummuştur, ancak birlikte iyi iletişim kuramadıklarını görür. Mide Bulantısı hislerini Anny’ye anlatmaya çabalar, ancak o anlamaz. İkisi ayrılır ve birbirlerini bir daha görmeyeceklerini bilirler. Bouville’e döndüğünde, Roquentin geçmişten kendini özgürleştirmeye ve şimdiki zamanda varlığını kucaklamaya karar verir.

Kendi düşüncelerini “Kendi Kendine Öğrenen Adam” adlı yalnız bir kafe arkadaşına anlatmaya çalışır, ancak ona insan sevgisinin sadece bir öz olduğunu ve varoluşun bir amacı olmadığını, sadece “hiçlik” olduğunu ikna edemez. Umutsuzluğuna rağmen ve araştırmalarını bırakmasına rağmen, Roquentin Paris’e taşınır ve bir roman yazmaya karar verir.

Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir