Sally Rooney’nin son romanı Intermezzo, modern hayatın boşlukları, duygusal kopukluklar ve bireyin kendiyle hesaplaşması üzerine incelikle yazılmış bir eserdir. Yazar, iki erkek kardeşin birbiriyle kesişen ancak temelde çok farklı olan yaşam öyküleri üzerinden, günümüz insanının yalnızlığını, arzularını ve çaresizliklerini ele alır. Romanın ismi olan “Intermezzo” –müzikal anlamıyla bir ara bölüm– karakterlerin yaşamında geçici ama derin etkiler bırakan bir dönemi simgeler. Bu geçici durak, hem bir bekleyişi hem de bir dönüşümü temsil eder.
İntermezzo Kitap Özeti – Sally Rooney
Otuzlu yaşlarının başındaki Peter, başarılı bir avukattır ve dışarıdan bakıldığında düzenli bir hayat sürmektedir. Ancak iç dünyasında yıllardır taşıdığı ağır bir yük vardır: Gençlik yıllarından beri sevdiği Sylvia’ya duyduğu karşılıksız aşk. Sylvia’nın sağlık sorunları nedeniyle birlikte olmaları mümkün değildir. Peter, bu imkânsız aşkın yarattığı boşluğu uyuşturucu kullanarak ve Naomi adında genç bir üniversite öğrencisiyle yaşadığı yüzeysel ilişkide bastırmaya çalışır. Ancak bu kaçış, Peter’a geçici bir rahatlama sunsa da, içindeki derin yalnızlık ve hayal kırıklığı duygusunu giderek büyütür. Onun hikâyesi, bastırılmış duyguların insanı nasıl yavaşça tükettiğini ve kişinin kendi hayatında ne kadar yabancılaşabileceğini etkileyici bir şekilde gözler önüne serer.
Peter’ın 22 yaşındaki kardeşi Ivan, tam bir karşıt karakterdir. Sosyal açıdan beceriksiz, içe dönük ve sessiz bir yaşam süren Ivan, profesyonel bir satranç oyuncusudur. Hayatı, büyük ölçüde hamleler ve hesaplamalar üzerine kuruludur. Duygularla değil, stratejiyle ilerler. Ancak satranç için gittiği başka bir şehirde, geçmişinden kaçan Margaret’le tanışması, onun dünyasını sarsar. Margaret’in de derin bir duygusal geçmişi vardır. Bu karşılaşma, Ivan’ın yalnızlıkla örülü hayatında yeni bir dönemin kapısını aralar. İlk kez bir başkasına bağlanma, iletişim kurma ve duygusal yakınlık geliştirme çabası, Ivan’ı hem zorlar hem de dönüştürür. Ivan’ın hikâyesi, yalnızlıkla örülmüş bir kabuğun içinden çıkan insani bir kırılganlık portresidir.
Peter ve Ivan, görünürde birbirinden tamamen farklı yaşamlar sürseler de, temelinde aynı duygusal boşlukta bir araya gelirler. Aralarındaki kardeşlik bağı, yüzeyde zayıf ve kopuk görünse de, derinlerde ortak bir yalnızlık, bastırılmışlık ve duygusal kopukluk barındırır. Roman boyunca bu iki karakter, farklı yollardan geçerek kendi içsel sorunlarıyla yüzleşmeye çalışırken aslında aynı soruyu sorarlar: Hayat ne zaman gerçekten bizim olur? Bu sorunun cevabını ararken birbirlerine görünmez bir şekilde tutunurlar. Sally Rooney, kardeşlik temasını sadece biyolojik bir bağ olarak değil, ortak kırılganlıklar üzerinden kurulmuş bir ruhsal bağ olarak işler.
Intermezzo, sadece iki kardeşin kişisel yolculuğu değil, aynı zamanda aşkın, bağlılığın ve anlamın ne anlama geldiğine dair felsefi bir sorgulamadır. Peter’ın Sylvia’ya duyduğu derin, ama imkânsız aşk; Ivan’ın Margaret’le kurduğu kırılgan bağ; karakterlerin geçmişten kaçış ve geleceğe tutunma çabaları… tümü, modern bireyin ruhsal çatışmalarını yansıtır. “Başka insanların talepleri bitmez, yalnızca çoğalır” cümlesi, romanın merkezinde duran duygusal yükü açıklar. Her karakter, kendi geçmişiyle başa çıkmaya çalışırken, bir yandan da başkalarının beklentileri ve talepleriyle boğuşur.
Sally Rooney, her zamanki gibi sade ama vurucu cümlelerle anlatıyor karakterlerinin iç dünyasını. Az sözle çok şey söylemeyi başaran yazar, özellikle duyguların çelişkili doğasını ve modern insanın ruhsal yorgunluğunu ustalıkla işliyor. Intermezzo, tempolu olay örgüsünden çok, duygusal çözümlemeye ve karakter derinliğine odaklanıyor. Bu yönüyle edebi değer taşıyan, düşündüren, yavaş okunması ve sindirilmesi gereken bir roman olarak öne çıkıyor.